CAN’IN CAN DEFTERİ
Can’ın Can Defteri lacivert kapaklı bir kitap. Ön yüzünde kayığa binmiş sevimli bir sıpacık var. Sıpacığın üstüne de Keloğlan giysili bir çocuk kurulmuş; ama çocuk kel değil. Asıl ilginç olan ise kayığın bir çiçek denizinde mi, yoksa çiçekli bir denizde mi yüzdüğünün belli olmaması.
Bakan, buna düş gücüne göre karar verecek. İsterse kayığın hemen arkasındaki yeryüzünde eşi benzeri bulunmayan ağaçları da dikkate alarak "çiçek denizi” der, isterse çiçeklerle bezeli kıvrım kıvrım dalgalara bakıp "çiçekli deniz” der. Ne derse desin, gerçek olanı şu ki, Can'ın Can Defteri’nin kapağından çiçek kokuları geliyor ve bu kapak, insanı düşten düşe, düşünceden düşünceye sürüklüyor.
Evet, ben kitabımın içeriğinin de okurunu böyle yapmasını istedim. İstedim ki gençler kitabı okurlarken düşten düşe, düşünceden düşünceye sürüklensinler. Bundan çok daha önemli bir şey daha istedim. Kitabı okuyan gençler, yeryüzünde sevginin ekmek, su ve hava kadar gerekli olduğunu da kavrasınlar.
O nedenle de bu lacivert kapaklı, orta boylu, sevimli kitapta sevginin hemen her türlüsüne yer verdim. Daha doğrusu bu kendiliğinden böyle oldu. Can'ın Can Defteri’nde arkadaş sevgisi (hem de aşk düzeyinde), kardeş sevgisi, anne-baba sevgisi, evlat sevgisi, torun sevgisi, yurt sevgisi, doğa sevgisi, görev, bilim, sanat sevgisi vb. dolu dolu var.
Örnek mi? Arkadaş sevgisinden başlayalım. Can'ın Can Defteri’nde buna birçok örnek var; ama Ekin'le Can'ın arkadaşlıklarına değinmek, sanırım, yeterli. Sevgi dolu bir arkadaşlık o; hatta arkadaşlıktan da ileri, onlar farkında olmasalar da… Ben onlara zamanında, yeni yetmeliklerinin ilk yıllarında rastladım. Yalnızca sıradan ilişkilerinde değil, hırçınlıkların da bile derin bir sevgi olduğunu gözlemledim. Bundan da kıvanç, gönenç duydum. Yalnızca onlar için değil insanlık için de!..
Kardeş sevgisini ise Can'la Memoş ve Ekin'le Emine arasındaki ilişkiler somutlamakta.
Anne-baba sevgisi, kitabın kılcal damarlarına kadar işlenmiş durumda. Kendisini anlamadığını düşündüğü, için için çatıştığı babasının tatlı bir sözü, sözcüğüyle dünyalar Can'ın oluyor. Arada sevgi olmasa olur mu bu?
Örnekleri uzatmak istemiyorum; ama birine değinmeden de geçemeyeceğim: Yurt sevgisi!
Bunu, bence zamanın en ilginç kişilerinden Kore gazisi Matar amcanın bir anısıyla somutlayayım. Matar amca, Kore Savaşı’nda ölmekten korkmaz da, ölüsünün "yad ellerde” kalmasından korkar. Bunun altında yatan o büyük yurt, toprak sevgisini vurgulamaya, bilmem, gerek var mı? Son olarak şunu da söyleyeyim ki Matar amca gerçekten vardı. Onunla ilgili yazdıklarımın hepsi de doğru şeyler.
Sözü uzattım. Can'ın Can Defteri ilginç kapağıyla, özenli sayfa düzeniyle ve olumlu içeriğiyle gençlere çok şeyler verebilecek bir kitap. Gençler onunla hem hoşça vakit geçirecekler hem de ondan çok şey öğrenecekler. Daha da önemlisi Türkçemizin tadına varacaklar doya doya...
Sayfa Sayısı: 240 Sayfa
Ebat: 13x19 cm