BELLEĞİN GİZİ
Sevgili Okur,
Belleğin Gizi’nin doğuş öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum: Gecenin geç bir saatinde, "Kayıp” başlığıyla bir iletiye iliştirilmiş olarak gelen ve daha o anda hayatıma giren kaybolan gencin fotoğrafı yavaş yavaş açılırken duyduğum kaygıyı, üzüntüyü anlatmak zor. O gencin yaşamasını o kadar çok istedim ki... Bir süre araştırmalar yaptım. Günler sonra kötü haberi alınca katlanamadım, onu hiç olmazsa bir romanımla yaşatmaya karar verdim. Emir Tolunay karakteri böyle doğdu. O genci yaşatmak için, kayboluşunu, ardında bıraktığı boşluğu ve özlemi anlatacak bir can arkadaşı olması gerekiyordu. Böylece Selma karakteri çıktı ortaya ve kardeşi Çörek. Mutlu, huzurlu yaşayan bir ailenin, yalan dolan, iftira sonucu başına gelenleri de Selma üzerinden kattım romana. Kayıp gençler, yaşamı alt üst olanlar sadece Emir ve Selma ile sınırlı değil; diğerleri de düşünülsün istedim. Gerçekleşme olasılığı düşük sanılan olayların da hayatımızın içinde olduğunu göstermeye çalıştım.İstedim ki içinden geçmekte olduğumuz zamanı yazayım, zamanın ruhunu yazayım. Yıllar sonra biri bulup okursa bu roman 2000’li yılların başındaydı, o yıllarda şunlar şunlar oluyormuş, desin istedim.Belleğin Gizi tükenir mi? Devamını yazıyorum. Çünkü zaman akıyor, kahramanları yaşadığı sürece romanın zamanı da akacak…
Emel Dinseven
"Hazırladığı dosyalarla, ÇED Orhan Kemal Öykü ve Mevlüt Kaplan Edebiyat Ödülleri’nde üçüncü olan Emel Dinseven karşımıza iki adet gençlik romanıyla çıktı. Koza Yayınları için ‘Çiçek Kokulu Kitaplar’ projesi kapsamında yazdığı Şen Yunus ile Küçük Huso ve Belleğin Gizi…”
"İstedim ki zamanı yazayım, zamanın ruhunu yazayım. Yıllar sonra biri bulup okursa 2000’li yılların başında insanları meşgul eden konuları görsün. Tabii Belleğin Gizi’nde fantastik yaklaşımlar da var. Bu serüvende açık bıraktığım uçlar, okurlarımın duyguları, hayal gücü ve ilgisiyle anlam kazanacak… Yaptığım uyarmaktan çok, gerçekleşme olasılığı düşük sayılan olayların aslında yaşanabileceğini göstermekti. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki bugün, ‘Böylesi de olamaz a canım, abartmayalım…’ deyip dudak büktüğümüz şeyler, ertesi gün haber olarak üçüncü sayfalarda tüm korkunçluğuyla sergileniyor… Heyecan ise vazgeçilmez bir unsur olarak, roman boyunca beni kovaladı.”
Zeliha DEMİREL
Sayfa Sayısı: 208 Sayfa
Ebat: 13x19 cm