İLK MEKTUP
İzmir’den annesi ve babasıyla dedesinin yanına Alaşehir’e gider Mert. Annesinin çocukluk evinde birkaç gün kaldıktan sonra, diğer dedesinin yanına, köyleri dolaşarak giderler. Doğa içinde olmanın, temiz hava almanın etkisiyle çiçeklerin kokusu birleşip başını döndürür…
Bu geziden sonra Mert, doğanın güzellikleriyle karşılaştığı için bilgisayar ve sanal ortamın, insanı gerçek yaşamdan ne kadar kopardığını fark eder. İzmir’e dönüş hazırlığı yaparlarken akraba ve hısımları onları ziyarete gelirler. Mert, bu ziyaretler sırasında, ilköğretimden sonra okuma olanağı bulamayan bir genç kızla karşılaşır. Onu tanımaya çalışır ve kızın kitap okuma alışkanlığına hayran olur. Pek çok kitap adı öğrenir ondan, hatta bir kitabı da ödünç alır. Sonra ayrılırlar. Mert, ailesiyle İzmir’e döner ve köyde tanıştığı akraba kızı, Mert’e mektup yazar. Mert, yaşamında ilk kez zarfa konulan ve PTT aracılığıyla kendisine ulaşan bir mektup almıştır. Eliyle dokunup açabildiği bu mektup bilgisayardaki elektronik mektuplara benzemez. Onu defalarca okuyabilecek, saklayıp yanında taşıyabilecektir.
Bir haftalık gezi sonrası, bu mektubun verdiği sevinçle hayata yeniden başlamış gibi olan Mert, bir süre sonra küçücük ve şirin bir bahçenin içinde bulur kendini.
Bu bahçe nerede mi?
Gelin bu güzel romanı birlikte okuyup bahçenin yerini keşfedelim...
Sayfa Sayısı: 240 Sayfa
Ebat: 13x19 cm